pilli bebek
Cumartesi, Eylül 26, 2009
Bu sıralar "Pilli Bebek" e takmış durumdayım. Dinledikçe keyif alıyorum keyif aldıkça daha çok dinliyorum. Tek şarkıyla başladığım bu keşif bütün şarkılarını elde etmemle son buldu hepsi birbirinden güzel . En kıza zamanda canlı canlı performanslarını izlemek lazım yerinde duramayan gezgin bi grup olduğu için sabit bi yerde yakalamak imkansız. Ekim ayı programına baktımda Ankara Eskişehir İzmir İstanbul vs. hep bi yerdeler anlıyacağınız. En kısa zamanda yapılacaklar listesine aldım notumu uygun olan en kısa zamanda giderim umarım...
huzursuzluk...
vazgeçemediklerim top 10
Perşembe, Eylül 17, 2009
1. Nick Cave & Kyle Minogue- Where the wild roses grow
2. Röyksopp- What else is there
3. A Perfect Circle - Imagine
4.AaRON - U turn(lili)
5. Alberto Iglasias- Raquel
6.Gabriella Ferri -Remedios
7. Sigur Ros- Njosnavelin
8. Jason Mraz- Bella Luna
9. Alanis Morissette- Thank U
10. Anathema - Natural Disaster
hable con ella
Çarşamba, Eylül 16, 2009
Bu fim sayesinde ispanyolcaya olan ilgim iyice körüklendi okadar çok öğrenesim geldi ki hattta bugün ispanyolca başlangıç kitaplarına bile baktım diyebilirim.
Filme gelince insanın hayatta başına nerde nezamn ne geliceği hiç mi hiç belli olmuyo gerçeğini vurguluyor. Filmde de anlatılan herkezden herşey beklenir durumunu bugün bizzat yaşadım neyse yaşadığım şeyi şimdilik es geçiyorum...Saplantı hailne gelmiş davranışların getirdiği sonuçlar kimi zaman insanın hayatına bile mal olabiliyor ve kimine göre masumca olan duyguların aslında hiç de masum olmadığını görüyoruz.
Filmin ilk sahnesinde gösterilen sahnede ahşap iskemleler ve masalar arasında kollarını açmış danseden iki kadın ve bu gösterilen oyundan etkilenen iki adamın yaşamlarının aylar sonra nasıl kesiştiğini görüyoruz. film aralarında gösterilen tiyatro sahneleri ve müzikler gerçektende çok etkileyici ve dramatikti. Film sırasında en yakın zamanda tiyatroya gitmeliyim düşüncesi uyandı birden ve bu konudaki açlığımı farkettim.
Kısacası film için komada yatan iki kadın ve onlarla ilgilenen iki adamın hikayesi denilebilir.
** Raquel'i kesinlikle dinlemeniz tavsiye edilir...
Etiketler: film, hable con ella, Kisisel, Sinema
hiç kullanılmamış sıfır şablon aranmakta
Cuma, Eylül 11, 2009
Bugün bilog bilog gezerken farkettim ki yeni yeni şablonlar çıkmış millet yeni şablonlu biloglarıyla hava atarmışcasına yazı yazarken ben hala son kullanımı geçmiş emektar şablonumla idare ediyorum :). Yazmaktan başka herşeyi yapar oldum biloga . Şaka bi tarafa yeni şablon arayışı içine girdim ama bulamıyorum orjinal güzel bişeyler. Nerden bakıp, nerden yapacağımı bile bilmiyorum. En son şablon değişitirmeye karar verdiğimde; sevgili bloggerin bize alternatif olarak sunduğu şablonların dışına çıkmanın cezasını çektim . Saçma sapan bi hal aldı bilogum. Eskiye döneyim dedim onuda beceremedim anlayacağınız baya bi cebelleştim.
Uzun lafın kısası yeni şablon arıyorum varmı önerisi olan...
planlı programlı yaşama sürecine ilk adım
Çarşamba, Eylül 09, 2009
Oldum olası planlı, programlı, düzenli yada herne deniyorsa öyle yaşayan insanlara özenmişimdir. Hatta kimi zaman öyle insanlardan da olmaya çalışsamda, daha doğrusu çabalasamda bünyeme ters geliyor nedense. Herşeyi son dakkaya bırakmaktan içten içe biliçaltım zevk duyuyor galiba :) Rahat rahat yetiştirmek varken herşeyi ben son dakkida nasıl yetiştiricem stresle boğuşuyorum. Ben iflah olmam, olmam için farklı zaman, farklı mekan, farklı beden vs. de yeniden doğmuş olmam gerek.
Neyse efenim bende böyle bi adım atayım dedim düzenli yaşayayım, geç öleyim gibisinden... Tabi ne kadar istikrarlı olacağımı bilmiyorum. Düzenlli yaşam için ilk önce uyku düzenini bi rayına oturtmak lazım ama ne yapsam olmuyor. Kafam bi karışık ki bugünlerde saçma sapan düşüncelerle boğuşmaktayım hergece. Bi düşünceden diğerine alakasız geçişler ve birleştirmeler yapıyorum hayal gücümde genişledi iyice:)ben bile böyle performans beklemezdim bu konuda kendimden. Neden böyle oldum anlamış da değilim :P Bu konuyu şimdilik es geçelim ilerleyen günlerde daha detaylı gireceğim.
Birde böyle herzaman yazmak istiyorum, yazıyorum da sağa sola okutup fikirde alıyorum gel gelelim yayınlayamıyorum bitürlü. Öyle üşendiğimden felan da değil aslında. Havadan nem kapanlar olup üstüne alınan çok olur diye. kötü bişeyde yazdığım yok ama ne bileyim zamanı değil galiba:)
Eylül ayı itibariyle düzenli yaşam programıma başladım(başlıyorum) bakalım nezamana kadar sürecek bilinmez, ama benimiçin değişiklik olacağı kesin...
Salı, Ağustos 25, 2009
bu kitabı bitirdiğimde sanki seni bir daha göremeyecekmişim gibi geliyor.
belkide okumamı uzunca süreye yaymamın sebebi bu
içimde sayısız yolculuğu çıkıyorum seninle yada sensiz.
aramızda olan biteni tanımlayamıyorum
tarif edemediğim bu duyguyu nedense çok seviyorum
artık daha az görüşeceğiz belki yılda bir belki hiç
artık daha az konuşacağız eskisi gibi sık değil
iki blok ötede oturmanın verdiği huzur olmayacak artık içimdee
farkında olmadan sanki tekrar beraber olacakmışız gibi plan yapmayı seviyorum
gerçekleşmicek bile olsa
nedense mutlu ediyor beni
sanki aramızdakiler son olmayacakta
daha yeni başlıyacakmış gibi
sana hoşçakal demiyorum görşeceğiz mutlaka biliyorum.
Perşembe, Haziran 25, 2009
sona bi adım daha yaklaşıyorum.
tek istediğim huzur!
onu elde etmek için tüm çabalarım...
Pazartesi, Haziran 15, 2009
Anılarımı aldırdım... hükümsüzdür!!
Cuma, Haziran 12, 2009
Zaman denen kavram nekadar da çabuk geçiyor. Zamanı biraz geriye alsam neler yapıcam oda zor iş, hatta imkansız. Işınlanmakta işimi görür. Star Trek' teki gibi ışınlanamıyorumdaa off off yok ki bi Scoty ışınlasın beni sağa sola. Az zamanda çok işler yapmam lazım fakat stres seviyem tavan yapmış durumda. bi'şehir değişikli şart oldu bünyeme. Kafayı ha yedim ha yemek üzereyim hadi bakalım hayırlısı...
çok eskilerden seçmeler..
Salı, Haziran 09, 2009
eskiden ben senle olmak için çırpınıp seni görmek için can atarken,
şimdi sen benle olmak için çırpınıyorsun
ben ise başka bi şehirde olmanın düşlerini kuruyorum
şimdi sen beni görmek isterken
ben konuşacak başka insanlar arıyorum
peki ne değişti de böyle bi durumdayız
senle ben aynı zamanlarda bulamıyoruz birbirimizi
yanlış zamanlarda yanlış yerlerdeyiz sanki
şimdi ben olmayacak bi hayalin peşinde sürüklenirken
birgün olacağına çok inandığım
hayalimin gerçekleşmesini bekliyorum
olduğunda evet diye bağırıcam sonunda olduu!!
hayatımda herşeyden çok istediğim şey…
o zaman herkese anlatıcam tüm olanları
kendi duygularımı
işte ozaman
ne halde oluruz bilemem
sen ben ve …
vahşete dehşete şiddete kaşıyım!!!
İnsanoğlu çığrından mı çıkıyor yoksa eskiden beri böyleydi de teknolojiyle birlikte daha çok gözler önüne mi seriliyor anlamış değilim.
Öldürmekte yemek içmek gibi bi ihtiyaçmışçasına hergün onlarca haber görüyorum. Çocuğunu öldüren aileler mi arasınız yoksa anne baba katili çocuklar mı daha neler neler işin en acı tarafı hepsi biz hayatımıza devam ederken olup bitiyor. Kimsenin müdahele etme şansı yok bizde sanki vizyona yeni bi film girmişçesine akşam haberlerinde izliyoruz, dehşete kapılma boyutunu çoktan geçmişçesine.
Şimdilerde hayatta herşeyin olabilirliği düşüncesi sardı dört bi yanımı. Herkesten herşey bekler moddayım. İnsanların yaptıkları davranışlarla söylediği sözler arasında anlam veremeediğim büüyk uçurumlar var. Çok iyi tanmıızn insanı bazen hiç tanıyamıyoruz(tanıyamıyorum). Bazen kendimi bile tanıyamıyorken, yaptıklarıma bi anlam veremiyorken başkalarını çok iyi tanımayı nasıl bekleyebilirim?
Zamanla insalarda ikiye ayrılacaklar otokontrol sahibi olan ve olmayanlar diye. Hayat bazen çekilmez boyutlara ulaşıyor bu çekilmezlik içinde kontrolü kaybetmemek mühim olan o ince çizgiyi aştınızmı artık önünüze kimse geçemiyor ve herşeyi yapmaya başlıyorsunuz galiba.
Bazen diyorum kendi kendime; Acaba bizde o sınırı aşıp 3. sayfaya konu olurmuyuz?
saçmaladım, saçmaladın , saçmaladık
Perşembe, Mayıs 28, 2009
hayat
yorucu,
bazen
eğlenceli,
çoğu zaman
sıradan,
zaman zaman
tahammül
sınırlarını zorlayan,
kimine
göre
sıkıcı
kimine
göre
sorunsuz
kimine
göre
mükemmel...
sorarım
size
peki
aynı
havayı
solumamıza
rağmen
bu
farklılıklar
niye?
bu
kaosu
biz mi
yaratıyoruz?
yoksa
hayat
karmaşadan
ibaret
de
biz mi
üstesinden
gelemiyoruz
hala?
Pazar, Mayıs 10, 2009
çok ara vermişm ben bu bilog dünyasına. uzun zamndır ilhamın uğradığı felan yok iki bişeyler karalıyorum ertesi gün ben beğenmiyorum. gerçi bunlar hep bahane içimden gelmiomu desem üşeniyorummu desem bilemedimm . neyse asıl gündem konumuza gelirsek ;
Bugün günlerden anneler günü ve benim doğumgünüm 3-5 yılda bir anneler günüyle çakışıyor. İyi mi kötümü bilemeyeceğim ama ben şmdiye kadar bir kötülüğünü görmedim. Annem benim ben annenm için bi hediyeyiz bu sene.Bundan güzlei olamaz herhalade:) İyiki varsın annem iyiki bende varım sayende:)
Giderek yaşlanıyomuyum neyim. Şaka maka ömrümden bir yıl daha eksildii. Hergeçen gün ölüme biraz daha yaklaşıyoruz. N'oluyo bana birden melankoliye bağladım ölüm felan diyerek . Her nekadarda hayatın vazgeçilmez gerçeklerinden biride olsa kötü bi kelime ürktücü, ürpertici neyse bunalıdan çıkalım hemen çünkü bugün güzel bi günn.
Çeyrek yüzyıllıla bir kala yaşantımda neler olmuş neler bitmiş gözden geçirdiğimde kendimi şanslı sayabiliyorum. Çünkü benim mükemmel dostlarım var ne kadar uzakta olursak olalım herzaman yanımda olduklarını bildiğim ... ve dün gece çok sevgili arkadaşımm(ict) nin söyledikelri çok duygulandırdı benii. söylediğiniz sölzer için çok teşekkür ederimm efenim ihya ettiniz beni:)
Eve dönüş yapalı yaklaşık bi sene oldu belki de geçti. Buraya geldiğimden beri zamanla ilgili tüm kavramları unnuttum diyebilirim. Gün geçtikçe sevmemin nedeni bu saçma sapan şehri anlamlı kılan kişilerin bulunmasıdır. Belki birgün burayı tamamiyle sevebilirm ama baya biz zaman geçmesi gerekir herhalde kimbilir. Bir sene boyunca herşey çok deişti, ben çok değiştim, alışkın olduğum kişileirin yerine başkaları geldi. İlk geldiğimde kimseyi tanımazken şimdii gerçekten çok sevdiğim bi çok arkadaşım oldu. İyiki siz de varısınız. Siz olmasaydınız ben şimdi normalden bi on kat daha fazla delirmiş olurdum. Şimdi de normal olduğumu söyleyemem ama :)
Zaman zaman ailemlede tartışsam anlaşmazlık yaşasamda iyiki onlar varlar ve olmaya devam etsinler. Pek sevgimi göstermeyi becermesemde sizleride seviyorum :)
En önemlisi ne hata yaparsam yapatyım kendimi seviyorum. Hayat ilk önce kendini sevmektten başlamaz mı??
PS: Bu yazdıklarım kendisi ni çok tanımasamda, müzik zevimizin bire bir uyuştuğu uzaklardada olsa varlığını bildiğim varlığını bilmeninde güzel olduğu arkadaşımının gönderdği top ten listesi eşliğinde yazılmıştır. sarkılar için çok teşekkr ederim hepsi birbinizden güzeller ardarda dinlenince daha bi güzel olmaktalar:)
Salı, Şubat 03, 2009
Bugün yeni yeni biloglar keşfettim okumaktan gözlerim ağrıdı. Bilog alemine dalınca çıkamıyorum nedense. Gecenin 2:30 uğunda ben hala bilog bilog geziyorum yarebbim. Ayrıca belirtmeden de geçemeyeceğim Devianarta da üye oldum (sırf her fotoyu görebilmek için itiraf ediyorum) :)) bi üye olmadığım ye orasıydı orayada üye oldum başım göğe ercek yakında:D
Bide bugünler de pek bi kitap sever oldum uzunca bir aradan sonra. Geçen hafta iki kitap bitirmenin sevinci ve huzuruyla doluyum. Artık okuyabiliyorum yeni yine yeniden. Geçen hafta hem iki kitap bitirdim hem iki filme gittim entellektüel oluyorum herhalde iyiden iyiye :P Neyse gitiğim filmlerden biri Alacakaranlık diğer biride sevgili Angelia'nın filmi. Angelina 'ya dönücem tekradan ilkin Alcakaranlıktan başlıyım öyle ahım şahım efekti olmayan kendi çapında vampir filmi ; Angel Buffy tadında diyebilirim o dizileri takip etmişler için. Bütçenin düşük olduğu belli oluyo filmi izlerken . Ama vampirleri neden bukadar cool ve çekici yaparlar filmlerde anlamış değilim. Filmin boşrol oyuncusu sevgili Edward Cullen bayanların yeni gözdesi olmuş bu film sayesinde. Hani gözde olunmıcak gibi değildi yani. Gerek gazatede gerek sanal alemde film hakkında yorumları okduğumda genç yaşlı herkes pek bi beğenmiş .Bu beğenenler arasında bende varım tabi ki. Keşkee vampire olsa olanıda Edward gibi olsa diyesi geliyor insanın . Neyse bukadar tanıtım yeter herhalde filme ilgi artar gibi gelio :P Hem dram hem aşk unsurları içeren bi film olmuş bu tarz sevenler gitmeli bence bu filme . Vizyondaki diğer filmler içinde iyi denilebilecek bi yerde.
Angelina'nın filmine(Chanceling) gelince ise Angelina'yı hiç bukadar çirkin görmemiştim. Bu filmine gitme nedenlerimden biri sinema sitelerinde aldığı puana kanmış olmam ikincisi yönetmenin Clint Eastwood olaması (million dolar baby de pek bi beğenmiştim kedisini ve filmini). Konunun gerçek olması da insanı çeken bi unsur diyebilirim. Ama iş müziklere gelince rezalet ötesi di . Sevgili chirkefin de dediği gibi sanki Kıraç yapmış müzikleri dört notadan öteye gitmiyor müzikler. Müzik konusunda vasat bi filmdi . Böyle gerçek olaylarda müzik da bi etkili olur sevgili Clint :) neyse uzun lafın kısası uzunca bi film olup sabırlı insanlara izlemeleri tavsiye edilir..
Etiketler: alacakaranlık, angelina joulie, chanceling, edward cullen, Sinema
kahve bahane fotolar şahane...
Cuma, Ocak 23, 2009
Yaşım ilerledikçe akıllanacağıma daha deli deppek işler yapıyorum nedense. Bu hafta çarşamba günü sevgili kuzenimin agussia nın ilaç dükkanına gitmeye karar verdik sevgili aslımm ve chirkhef ile birlikte. Foto çekeceğimiz için aksesuarlarıda topladık gittik. Aksesuarlar elimizde düştük aşagışamlı yolarına tabi yolda giderken boş dururmuyuz dedikodu kazanını da kaynattık buarada. ne demişler boş duranı allah sevmez diye. Sevigili agussia (kendisi eczacı olur ahhh yazcak çok şey varda yazamıom nedense :))) bizi köttee ekmek ve kahve çikolata konseptiyle karşıladı. Ne alaka demeyin aşağışamlı burası heran herşey olabilir ;)). Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim çikolatalarda pek bi güzeldi allahtan kimseye bişey olmadı;) Neyse bu ziyaretimizin asıl sebebide chirkefin foto kolleksiyonuna yeni kareler eklemek istemesiydi. Evet amacımız buydu itiraf ediyorum ziyaret bahane!!! Tren yolu ve keman konseptli bu fotoları hala göremedik ama benim bitane fotomu koyduğu için pek bi mutlu oldum burdan kendisine teşekkürlerimi iletmek istiorum.
Denilzi il sınırları içerisinde değişik, keyifli bigündü arada yapalım gene yaww sevgili dostlar :P
dip not: yazıda kullanılan isimler kişilerin net aleminde kullandığı isimler olup sahislar deşifre edilmemiştir :P
Çarşamba, Ocak 14, 2009
empati yoksunu olmuş herkes
kendi doğrularından başka doğru kabullenmeyen insan topluluklarına rastlıyorum bu aralar
gün geçtikçe herkes bencilleşiyor ve bu bencillikten payımı ben de alıyorum
yavaş yavaş bencilliğin kapılarından giriş yapıyorum
anladım ki
benciller kazanıyormuş tüm oyunları
ve
bütün savaşları
yaratıcılık ve hormonlar
Salı, Ocak 13, 2009
Uzunca bi süredir takip ettiğim yazarlar ressamlar oyuncular vb sanatla ilgilenen insanlar özellikle erkeler arsında beni etkileyen insanların büyük bi çoğunluğunun farklı tercihlerinin olması bir tesadüfmüdür acaba ?
Soruyorum size...
Neden gayler bu kadar yaratıcı ya da ben yaratıcı olanları mı seçiyorum sadece farkında olmadan.
Yaratıcılık gay olmayı mı gerektiriyor yoksa gaylik mi yaratcılığı tetikliyor?
Sonra hormonlarla mı alakalı diye düşünüyorum. Bunun bilimsel bir açıklaması olmalı. Kesin bilimsel bi açıklaması vardır benim bilmediğim (araştırmak lazım). Neden bi kadının yazdığını değilde bir erkeğin özellikle gay birinin yaptıklarını daha çok beğeniyorum daha çok etkileniyorum . Kadın gibi de düşündüklerinden mi yoksa kadınları daha iyi anladıklarından dolayımı acaba?
Biraz östörojen biraz testestorojenin iyi harmanlanması mı insanı yartaıcı kılan . Tek başına hormanlar bile etkili değil güzel bişeyleri yaratmaya. Galiba her ikisinede sahip olmak gerek ve tüm benliğiyle yaşamak gerek bütün duyguları tam anlamıyla ifade edebilmek için.
***bu yazıyı bu aralar çok Küçük İskender okumaktan dolayı yazdığımı belirtmeden geçemiyeceğim :))
hüzünlü mutluklar zamanı
Salı, Ocak 06, 2009
mutluluğun yanında hüznüde bedavadan veriyorlar arık
çayın yanında şeker gibi
kahvenin yanında çikolata gibi
mutluluk yanında hüzünde bedava
üstüne para vermiyosunuz öylesine bedava iştee
havayla su gibi
toprakla çimen gibi
mutluluk ve hüzünde ayrılmaz bi ikili
ve zaman
hüzünlü mutluklar zamanı şimdi...