Rüya gibi pardon "şaka gibi " geldi geçti

Pazartesi, Kasım 01, 2010

Uzun aralardan sonra işte geldim burdayım ben bu işte ustayım.Çok mahçupum bu blog alemine hep yazacağım yazacağım diye söz veriyorum ama bi'türlü fırsat bulamıyorum. Aslında bahane çok üretmek isteyene neyse vicdanımı rahatlattıktan sonra, özür faslını geçebilirim.

Bu sıralar gündemim bi hayli yoğun. Malumunuz bende bi sınavzede oluğum için  sınav ha iptal oldu ha olacak derken  temmuzdan beri zaman nasıl geçti de bu güne geldik pek anlamış değilim. Daha doğrusu temmuzdan beri hayatımı ben yönlendirmiyorum da şöyle olan biteni dışardan izliyomuş gibiyim. Oysaki sınav  bitti diye ne kadar çok sevinmiştim. Kurtulduk  artık, stres yok, beklicez, gerisi prosedürel şeyler  diye; ama hiç bir şey gözüktüğü gibi değilmiş. Kopya söylentilerinin baş göstermesininden sonra iptal olup olmayacağı muabbetleri ve sonunda iptal edilen sınava giriş hepsi bi'anda oldu bitti sanki. Hiç bir şey anlamadım bu geçen zamandan. Rüya gibi geldi geçti derler ya ben bunu şaka gibi geldi geçti olarak değiştirmek istiyorum.

31 Ekim günü  geldi çattı ama  tüm gariplikleriyle  yılın en tuhaf günü olma ödülünü alabilir benden .Saatlerin bir saat geriye alınmasıyla uyku düzenimin alt  üst olmasına mı yanayım ya da çok sevgili ÖSYM'mizin aldığı süper güvenlik önlemlerine mi yoksa bizim için sunulan sınav için gerekli malzemlerin teminine mi. 31 Ekim için trajikomik bi gün desek hiçde yalan söylememiş olurum. Hele sınav sabahı ne giysem de üstümde metal olmasın diye düşünmekten dolabın önünde saatlerce oyalandım sanırım. Neyse efendim sınav yerine gitiğimde ne göreyim insalar kuyruk olmuş polis kontrolünde içeri alınıyorlar. Polis bayan giriş kapısında üstümü kontrol ederken ellemediği yerimi bırakmadı; sabah sabah tacize uğramış gibi hissettim kendimi. Sonunda elinden kurtuldum da  sınıfımı bulabildim. Sıramda çok sevgili bi okadar da  düşünceli bi OSYM'mizin  bizim için temin ettmiş olduğu  iki adet kurşun kalem( fatih  kalem), silgi( markası belli değil),açmayan kalemtıraş, peçete, su (erikli ),şekerelme (olips) minicik bi poşetin içinde beni  beklemekte. Ben daha şatafatlı bişey beklerken  hayal kırıklığına uğramış bulundum. Niye beklentini yüksek tutarsın ki be insan!!

En azından ön sıralarda olmanın veriği mutlulukla poyannacılık felan oynuyorum kendi kendime. Sınav gözetmeni de içinde bi stand-upçı barındırır edasıyla sabah sabah da güldürdü bizi ohh değme keyfime. Soru kitapçıklarını da  kontrol ettik hatalı bişey yok Tamam  saat de geldi başlayabiliriz artık. Biri de yaparım ikiyide yaparım üçüde yaparım diye oynarken  bi'ara kalemi açayım dedim "hay bin lanet" işe yaramayacak şeyi ne diye getirirsin önüme çok saygıdeğer OSYM. Kalemi çevirim çevirim ne açan var ne açılan; gülerim ağlanacak halime neyse gözetmenler anladılar halimi hemen yedek kalem ve kalemtıraş takviyesi yaptılar (itiraf edeyim ki içimden küfürü bastım ne yapayım vallahi hakettiler).

Ben kaldığım yerden devam ederken sorularıma  son yarım saat kala içime ne giriyosa  artık (şeytan mı dürtüyo billemedim); neden değiştirirsin "ahh  ahh" o bildiklerini; her seferinde kızsamda neden aynı hatayı yapıp duruyorum diye sorarım kendime; ama cevap veren yok :/ Onları da değiştirmesem  şimdi  mutlu bi insan olabilirdim ; ama artık  olmuşla ölmüş meselesi yapıcak bi'şey yok bekleyip görmekten başka. Bu aralar OSYM jethızıyla servis sunduğu için aylarca sonuç açıklansın diye beklemeyeceğiz en azından 10 gün içinde görücem anya yı konya yı.

Yukarıda biyerde sesimi duyan varsa eğer;  daha başka istediklerim de var ama şu anda en çok istediğim şey aralıkta tamamıyle başka bi şehire gidip yerleşmek. Yeni yılda yeni bi şehirde yaşamak  ümidiyle
** çok yakında gelişmelerle tekrardan burdayım (umarım gelişmeler iyi olur ).

kaleme alan ~ outis ~ zaman: 22:00  

0 fikrini beyan et:

Yorum Gönder